Hozat yolundayız. Tüm Tunceli’nin ilçe yollarında ne kadar viraj varsa yolu yapan kurumlar tarafından bu yolda da bundan imtina edilmemiş. Çok şey borçlu bu ülke hırsızlarına (!) Yollarda dahi vatandaşına eziyet edebilme başarısı ise ayrı bir takdirlik.
Keskin virajlar sanki onca sürgün ve öldürülmüşlüğe defalarca tabi tutulmuş bu halkın son kalanlarını da trafik terörüyle bitirmeyi amaçlar gibi.
***
Defalarca bu yol tarafımdan araçla katedildi. Zira aile bu ilçede yaşıyor. Ancak şimdiki gidiş haber amaçlı. Her keskin virajda aklıma turizm kenti önerisi geliyor da sarsılıyorum. Araca bindirilmiş yaşlı turistlerin Ovacık, Pertek, Nazımiye, Çemişgezek, Hozat’ın kıvrımla bükülen dar yollarında ilerlerken ki halleri canlanıyor beynimde.
Zaman zaman genişliği bir buçuk metreye kadar daralan Nazımiye yoluna geniş bir turist otobüsüyle girildiği, Çemişgezek’e turist götürüldüğü, Elazığ’dan Tunceli’ye Pertek üzeri gelen konuklar düşünün. Yaşıyorsanız bu kentte, yol aldıysanız bu güzergahlarda araçla, söylediklerimin çağrışımı o zaman belleğinizde kendisine tebessümle yer bulabilir. Afaki öneriler kısmına yazılabilir bu turizm kenti ve doğayla kendisini tanıtma önerisi.
Sırf doğal güzelliği, Munzur kıyısında bir kent olmayı turizm ve turist için yeterli görenler, başka diyarları hiç görmemiş olmalı. Nitekim yeşil, su, vadilerse bizi ayrıcalıklı kılan, bunlardan ülkenin bir çok yerinde var. Karadeniz Tunceli’den bu saydıklarımızdan çok daha fazlasını barındırıyor.
Kendisine özgü yemeklerini yapıp sunamayan, yöresel cicim, kilim, halıyla bezenmiş mekanlar yaratamayan, estetik yapılaşmadan uzak-yığma beton binalar inşa edilerek genişleyen, daha da önemlisi konuk ağırlama kısmında yılda sadece dört gün festivalde kalabalıkları gördüğünde dahi bunu halk deyimiyle yüzüne gözüne bulaştıran bir kent, turizmle kalkınma önerisini hala uygulanabilir sanıyor.
Hükümet Konağına bir işi için giden kadının, tuvalet olmamasına ve kurumlarınınkilerinin de kilitli olduğu için haber yapılması talebiyle beni aramasının dramatik durumu, merkez ile birlikte ilçelerde de tuvalet olmadığı gerçeğiyle karışınca, ortaya gerçekten turizm potansiyelimiz daha net çıkıyor (!)
Tuvaletle başlayan, konaklamak için bir tek otelin olmaması, ilçelerden sadece biri dışında diğerlerinde yakıt istasyonu yokluğu ve yemek yenecek restoransız ilçelerimiz…
33.000 nüfusu olan Tunceli merkezde dahi, sadece yeraltı çarşısında kötü, köhne, kokan bir umumi tuvalet var. Onun da varlığını kaç kişi biliyor bir istatistikle saptanabilir. Tabelası olmayan tuvaleti, sora sora Bağdat bulunur atasözüne havale etmek lazım.
Vali, Yardımcıları, Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü, Valilik Özel Kalem Müdürlüğü, Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü, AB Proje Birimi, Defterdarlık, Muhasebe Müdürlüğü, İl Dernekler Müdürlüğü, Nüfus Müdürlüğü, Tapu Müdürlüğü, Kadastro Müdürlüğü, Milli Emlak Müdürlüğü, Vergi Dairesi, BİMER birimi…bu kadar kurumu tek binada toplayıp, olan tuvaletlerin kapısını da kilitleyerek sadece personelin kullanıma sunmak, varlığını vatandaşa hizmetten alan bu kurumlara da yaraşır bir durum.
Yer altı çarşısını inşa etti diye çokça eleştirilen 1990’lı yılların belediye başkanı Mazlum Arslan, bu yıl Tunceli EMEK Gazetesi’nin konuyla ilgili bir haberi sırasında, her tarafı akan, içindekilerin kışın damı aktığı için kova, leğenlerle sulara çözüm bulmaya çalıştığı şimdinin sadece üstü gösterilere ev sahipliği yapan, altı tam bir çirkinlik timsali Yeraltı Çarşısının inşası için kesilen ağaçları, insanların parkta sigara izmaritlerini ağaçların köklerine söndürmesi ve tuvalet ihtiyaçlarını burada gidermelerinden ötürü kokudan durulmadığı için şeklinde savunmuştu.
Şehre bir tuvalet yapmayıp ağacı keserek ayakta rastgele her yere işeyen hemcinsleri için böyle bir çözüm bulmuş Sayın Arslan.
Erkeğin eğitilebilir bir bünyesi olmadığını düşünmüş olmalı (!)
Zira kadınların parkta tuvalet ihtiyacını gidermek gibi bir ihtimali düşünülemez.
Kenti, ilçeleri dizayn etmeden, sürekli aynı önerileri tekrarlayarak, bir fikrimiz var havası yaratıyoruz muhtemelen. Yoksa 10 kişinin oturup ağız tadıyla yemek yiyemediği ilçelerimizin durumu ortadayken, konaklama, günübirlik gezilerde bol virajlı yollar içinizi dışınıza getiriyorken, bir umumi tuvalet dahi muhtemel konuklar için yapılmamışken, ancak film teklifiyle kalkınma düşünülebilir.
Belki Cem Yılmaz’ın fundamental komedisine konu ettiği; seyyar, geniş ve konforlu tuvaletler getirilir de turisti gezdirirken ricayla bari ondan istifade edilir.
Aksi durumda, turiste bizim sunacağımız tuvaletlerimiz olmadığı gibi, rastgele, planlanmadan yapılaşarak genişleyen Tunceli merkez ve ilçelerde, köküne edilecek ağaçta bırakılmadığından, durum vahim yani.
Demem o ki, her yıl düzenlenen dört günlük Munzur Kültür ve Doğa Festivallerinde gelenlere rezil rüsva olmuşken, turizmle kalkınmak neyimize, oturun oturduğunuz yerde.
Hüsniye KARAKOYUN/Tunceli EMEK Gazetesi
e-mail: husniyekarakoyun@tunceliemek.com.tr
Bizi Tunceli EMEK Gazetesinin facebook sayfası (TunceliEmek), Tunceli EMEK Gazetesi Grubu (Tunceli EMEK Gazetesi) ile Twitter’dan da (@TunceliEMEK) takip edebilirsiniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder