22 Kasım 2015 Pazar

Mekandan Çevirenler…

Alıştık öyle büyük (!) adamlara. Adamlık zor iş. Sandı çoğu kendini büyük ve adam. Kızıyorum şu Aleviliğe. Taş atana gül gönder telkini midir bizi hep böyle ezik, ezilmiş, iyi niyeti sürekli taşlanabilir kılan.

Pülümür’e gidiyoruz. Aslında yıllar önce bir defa daha gidilmişti. Sitemleri var, her biri baş tacı. “Zaten devlet unuttu bizi. Tunceli’nin ilçesiyiz de ne olmuş? Erzincan’a ilçeden günlük dört araç kalkıyor, Tunceli’ye tek.”

Her kızgınlığın muhatabı niye biz olalım ki?...

Demiyoruz.


İlçeyi, bağlı olduğu kentin merkezine ıraklaştıran her suçun günahını yüklenmekse, yükleniriz.

Yol güzergahında Düldül Ziyaretgahında niyazı verenlerle Zazaca sohbetim sonrasında gözyaşlarıyla “Kızıma çok benziyorsun” diyerek bana sarılan kadının gözlerinden içeri sızdığımda, anlıyorum ki çekip gidenler geride kalanlara yüklüce acı bırakmış.

İlçe merkezindeyiz dakikalar sonra. Kahvehane, pastane, postane, minibüs durağı, partilerin büroları, banka, taksi durağı, market, dükkanlar, kahvaltı salonu, fotoğrafçı…

Askerler çarşı iznine çıkmıyor diyerek 1500 nüfuslu bir yerde ticaretteki sıkıntıları paylaşıyor çoğu. Kaymakama dair dillendirilenler var.

Çarşıya çıkarmayana kızarken, çarşıda sırtından vurulanlar sarmalı arasında, tuhaf bir kan davası seremonisi nedeniyle bu işin haksızı olmuyor ki…

Herkes bir parça haklı oluyor, çıkmayan da çıkmadı sitemini dillendiren de…

Keşke diyoruz, şu bazı yerlere atanan mülki amirleri ve ellerimize yapışıp sıktıkça Düzgün Baba ile oylarımızı zıkkım olsun alda başına çal niyetine ritüel korkusuyla seçtiklerimizi alsa da birileri, başsız kalsak.

Mesela; Pülümür Mekan Çeviren’siz daha mutlu olurdu belki…

***
Orda bir köy var uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür.

Orda bir ev var, uzakta,
O ev bizim evimizdir.
Yatmasak da, kalkmasak da
O ev bizim evimizdir…

İlkokul sıralarında en muteber şarkıydı.

Ahmet Kutsi Tecer, “Orda Bir Köy Var Uzakta” derken, sanki bu ülkenin eğitiminin temelini oluşturdu.

Gitmediği, görmediği, duymadığı…her şeyi yine de sahiplenmeciliğin getirdiği noktada; Pülümür, Çemişgezek gitmediğimiz halde bizim sandığımız, Pertek ise geçerken içinden aslında bize kendisini hiç ait hissetmeyen Tunceli’nin ilçeleri oldu.

Bu nedenle birkaç yıl önce Çemişgezek’i ziyaret sırasında da o ilçedekiler Pülümür’dekine benzer şaşkınlıkla karşılamışlar gazeteyi ve çalışanları.

Orda bir yerdeydi gerçekten Pülümür. Devlet gitmiyordu. Sadece sembolik,  mekanı asla cennet olmayacak, gittiğinde yahut göçtüğünde bu alemden, taksiratı affolmayacak atamalar yapmıştı.

***
İşte tam da bu nedenle; Yitip gitmişse içinizde tüm iyi şeyler, gömmüşseniz yüreğinizin mezarlığına insanlığı, o saatten sonra bir siluete dönüşmüştür bedeniniz…Pülümür’de tanık olduklarımız mülki idareye “Bundan ötesi daha nereye taşır ki sizi” dedirten türden…


Hüsniye KARAKOYUN
husniyekarakoyun@tunceliemek.com.tr

Bizi Tunceli EMEK Gazetesinin facebook sayfaları olan (TunceliEmek veya Tunceli EMEK Gazetesi), Tunceli EMEK Gazetesi Grubu (Tunceli EMEK Gazetesi) ile Twitter’dan da (@TunceliEMEK) takip edebilirsiniz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder