Sahnede yaşları 8 ile 13 arasında değişen 19 çocuk. Sazlarıyla çoğunluk kendi aileleri ve yakınlarından oluşan topluluğa konser veriyorlar. Niyet konser değil, Kültür Haftası nedeniyle etkinlik kapsamında sahnedeler. Ara ara kemanında eşlik ettiği bu sazlı muhabbetin yaratıcısı Umut Mercan.
Mercan Müzik Evinin de sahibi olan Umut’un saz kursuna devam eden öğrencileri bunlar. Sahnede olmak, topluluk psikolojisi, seyirciye çalmak…Bu yaştaki çocukların kotarabileceği şeyler değil, yaratıcısı bunu başarmış. Ne büyük keyif…
Bu kentin tarihinde dramlar silsilesi yaşandı hep. Toplu öldürülmüşlükler, sürgünler…bunlar beraberinde büyük şehirlere savrulmuşluğu, devamında yaşlıların iç acılarına, gençlerin de bazen o kentlerde hayata tutunmaya çalışırken yanlışlara yönelmelerine neden oldu.
Birileri son günlerde barış söylemini dillendirirken, ince bir sızı kaplıyor yüreğimi. Sanki her yaşanan “hadi barışalım” diyecek kadar sığmış gibi.
Binlerce insanın köylerini, evini, toprağında yarattığını en kahredici yürek yarasıyla geride bıraktığı doksanlı yıllara tanıklığımızdandır belki 38 katliamı ve sürgünlerinden daha derin kanatır beni.
Gidenlerden büyük şehirlerde bazen bir pavyonun badigardı oldu erkekler, bazen bir genç kız alkol masalarının mezesi.
Şimdi Tunceli’ye bakın, gençlerin üretmeden, sorgulamadan, okumadan varoluşları, ailelerin bunlara kayıtsızlığı şeklinde dışavurmuş kendini.
Dağ ile devlet arasına sıkışan bu halkın otuz yılda geldiği noktayı telafi etmeye, Öcalan’ın barış söylemi ile hükümetin Akilleri yeter mi?
Bu konuda söylenecek her sözü sürece bir darbe olarak görmek ise ayrı bir faşizm olsa gerek.
“Tüm yaşananları unutun” telkini, acıların tuzu biberiyken, ben sahnedeki çocuklara odaklanmışım.
Sırtı dönük halde olası bir çocukça heyecana yenik düşmesin diye yönlendiren Umut Mercan’a bakıyorum.
Sanki daldırmış elini tüm denizaltının tehlikelerine inat ve oradan Kırmızı Mercan çıkarmışçasına hayranlıkla seyrediyorum Alevi deyişlerini çalan 19 çocuğa ve yaratıcısı bu genç adama.
Herkesin kirve, bacı, yoldaş… diye nitelendirildiği zor zamanlardan geçerken, elimizdeki tüm iyi şeyleri sanırım bu kavramlarla kaybettik. “Dağa çıkacağına varsın ne yaparsa yapsın” başıboşluğunun arasında savaşın komutanının deyimiyle “ucubeleşmiş” birer insan nesli türedi. Şimdi çoğu ebeveyn elini eteğini çekmiş ve çocuklarının bir felakete yelken açmasını seyrederken, birilerinin müzikle farklı bir pencere açması ne güzel.
Sahnedeki adamın saygınlığı da bundan olsa gerek.
***
· Mercanların en iyi bilineni, mücevhercilikte kullanılan kırmızı mercandır. Genellikle 50 ile 150 metre arasında değişen bir derinlikte yaşar ve dalgıç donanımıyla avlanır.
2.9.2014
husniyekarakoyun@tunceliemek.com.trBizi Tunceli EMEK Gazetesinin facebook sayfası (TunceliEmek), Tunceli EMEK Gazetesi Grubu (Tunceli EMEK Gazetesi) ile Twitter’dan da (@TunceliEMEK) takip edebilirsiniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder