22 Kasım 2015 Pazar

Neyin, Niye Bedeli…?

Deli Tozu…Tunceli Mazgirtli Gönül Erenler’in kitabının adı bu. Kitabı okuduğunuzda durmadan öyküden öyküye savruluyorsunuz, bazen yazarı kıskanıyor, bazen tasvirler sizi alıp doğanın bağrına taşıyor. Bir bakır demliği konuşturuyor Gönül Erenler, bir tepedeki boş bir evden yıllar öncesinin saklanmış bir sırrını alıp getiriyor. Kurgular, öyküler, kahramanlar, olaylar…Tüm bunların geçişi sırasında, çatı katının betimlemesinde alt kat ile çatı katına dair kullandığı dil, akıl ile birleşiyor, bilgiyi de sunuyor.

Kitap bittiğinde, bu betimlemeler ve etkilenmelerin nedeninin, kitabın yazarı olan bu genç kadın ile aramızdaki bağın yani aynı topraklarda aynı acıların hasılatını toplamış olmaktan ötürü olduğu sonucuna varıyorum…


Herkesin üzerine serpilmiş bir parça Deli Tozu, iyiye dair saklanmış sözcükler, sevdanın sırlı zamanında en çok cinayetlerin işlenişindeki hoyratlık ile acıların sonundaki asiliğe övgü kalıyor elimizde takdirlik.

***
Arduç Ailesi Pembelik Barajının kaçak göçek inşaatı sonrasında evlerinde mahsur kalıyor. Yılı devirecek bir zaman sonra bedenlerini ölüme yatırıyorlar ve o zaman geliyor köprü yapılacağı açıklaması…Niye hep vatandaşını kendisine karşı asileştirip, direngenliğini sınar da acıtır, sonra düşmanlaştırır ki bir devlet…?

Çünkü sevme çakrası kapalı…!

Adile Arduç kendisini haberleştirmek üzere ölüme yattığı yerden sitem ediyor gazetemizden giden EMEK’in muhabirine. “Ben EMEK Gazetesi ve Hüsniye Hanım bizi duysun ve haberleştirsin diye çok istiyordum. Çünkü siz peşine düşünce olaylar çözülüyor. Facebook’tan da yazdım” diyor. Oysa zaman zaman haberleştirilmişti. Yeterli değildi, siteme teşekkürümüz olur bir de özrümüz…

Açlık grevinin haberleştirilmesinin ardından başladı koşuşturmalarımız.

“Körleştiniz mi? Görün artık Arduç Ailesini” başlığı atıldı o gün. Bir gün sonra geldi köprü taahhüdü. Adile-Ayhan Arduç çifti, Yıldız Kölh ve İsmail Altay; “DİRENDİK, KAZANDIK” diyordu. İnsan kendi evine ulaşmak için neden dirensin? Toprağında, köyünde kalmak için neden direngenliğe itilsin ki…?

Her sürgün yanımız, asi insanlar topluluğuna dönüşüyor, acı yan yana düşünce ortaya kin ve nefret çıkıyor.

Bunu, mezalimi kendinden namzet devlet kimse o hep yaptı. Sonra devlet ile dağ, birbirine karıştı.

Ölümler, acılar harlanıp harmanlandı. Bize ise hepsinin yamacına bağdaş kurup kan deryasına dönen yüreğimizi avuçlamak kaldı.

***

Bir oğul MKP davasından 30 yılı aşkın cezayla cezalandırılmış, kendisi de yardım yataklıktan devlet nazarında çoktan üstü çizilmiş Ali Doğan Firik’in 58 yaşında köyünde toprağa bedeni teslim edilirken, yeniden dile gelmesine izin verilseydi en çok kime içerlenerek kurardı cümlelerini acaba? Devlete mi, halkı onun zulmünden kurtaracağını söyleyerek devrim taahhüt eden dağdakilere mi?

Bugün köylü kadınlar Firik’in cenazesinde “Garibandı. Kimseye zararı yoktu. Biz inanmıyoruz bir şey yaptığına” derken, duvar dibinde bir o kadar da duyulmasın kaygısına rağmen yine de konuşabilmişti. Oysa erkekler, ölüm ve öldürülmüşlüğü kendisine daha yakın gördüklerinden mi, oğlunu cezaevinde ziyarete giderken dahi parayı borç etmek zorunda kalan bir babayı toprağa teslim ederken, sadece içinden ah vah edebiliyordu…O da belki!

Kürt siyasetçilerin, mahalle bakkalının dahi sıklıkla kurduğu cümledir bu “Bedel ödedik. Daha da ödememiz gerekiyorsa öderiz.”

Bunu, bu güne kadar Kürtlerin, Aleviler’in, Solcuların söylemlerinde bu ülkede var olma çabasının dillendiriliş cümlesi olarak her mealde okuyabilirsiniz.

Bedel ödemek…?

Neye, niye bedel ödüyoruz ki?

İnsan dünyaya geldiği topraktan, bölgeden, dinden, mezhepten, milletten ötürü neden bedel ödesin ki?

Bedel bir suça karşılık gelen kelimedir…Bizse bedel değil, sahip olduklarımız için acıya ve ölüme mahkum ediliyoruz.

İkisi ayrı şey yani…


                                                            Hüsniye KARAKOYUN
                                                     husniyekarakoyun@tunceliemek.com.tr

Bizi Tunceli EMEK Gazetesinin facebook sayfaları olan (TunceliEmek veya Tunceli EMEK Gazetesi), Tunceli EMEK Gazetesi Grubu (Tunceli EMEK Gazetesi) ile Twitter’dan da (@TunceliEMEK) takip edebilirsiniz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder