Bu yazıda itiraf etmeliyim ki, şu hayatta en çok düşmanım benim hiçbir katkım olmadan dahi çoğunlukla kadınlar oldu. 1.76’lık boyum, 58-61 kg bandında iniş çıkışlar gösteren kilomun başıma bela olduğuna tanıklıklarımla geçti geride kalan yaşanmışlıklarım. Kadınlar sanırım dünyanın en karmaşık ruh haline sahip canlıları. Genetiksel kısa boylarının, boğazına ket vurmadıkları için bel kalınlığı dünyanın çevresine yaklaşan halinin vebalini karşısındakine yüklerler çoğunlukla. Siz sanki kendinizdeki kilo fazlalığını ona vermişsiniz yada boyundan ödünç alıp kullanıyor geri iade etmiyorsunuz tarzındadır bir çoğunun ruh hali. Oysa her iyi şeyin bir EMEK ile oluştuğu muhakkak.
Siz spor yaparken onlar uyuyorsa, siz yediğinizin dengesini ayarlıyorsanız, onların kusuncaya kadar yemesine, yaradanın elbet bir dönütü olacaktır. Doğa, insanoğluna vede kızına, yoksa bir sağlık sorunu, yediği fast-foodun, hareketsizliğinin, yemekte ölçü tanımazlığının karşılığını, yaşta ilerlediyse, bünye artık aldığını yakamaz hale geldiyse, misliyle bahşediyor kilo ve hastalık olarak.
Bizler sürekli karşı cinse feminizm adıyla sataşırken, asıl darbeyi hemcinslerden yer otururuz. Daha önce çeşitli kadın sosyal kuruluşlarının içinde yer alırken yaşadığım, yerinden kalkan kadının ardından bir düzine çekiştirme davranışı ve kendi yaşadığım deneyimlerden sonra vazgeçtim kadın söyleminden.
İşte hayatın deneyimlerinin öğretileri arasında rastladım Canan Güllü’ye. Elazığ’ın parama ihtiyacı yok ama Tunceli travmalarla geçmişinden gelen acı ve ağırlığın, çatışmalı sürecin de devamıyla insana hasretken, benim parama ihtiyacı var deyip Ankara dönüşü, açlık gidermeyi kendi şehrimin tarafına geçip en yakın yer olan Pertek Termal’de durak yaptığımda tanıdım Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü’yü. Bu tanışmışlıkta içimi ısıtan, beni sanki huzura sevk eden bir şey vardı. Tüm kadınsı kıskançlıklardan arınmış, hücrelerini insani değerlerle donatmış biriyle karşı karşıya olduğum için, saatler geceyi geçip güne evrilirken kalkmıştım masadan. Sonraki zamanlarda telefonla görüşmeler ve Pertek Termal gibi bir yatırımla ilçenin çehresini değiştiren Sayın Selahattin Şerefoğlu ile Canan Güllü’nün ağabey kız kardeş formatında dostluklarından ötürü, personel sürkülasyonunu frenlemek, işletmenin hizmet kalitesine katkı sunmak için sıklıkla gelişi nedeniyle görüşmelerimizin sayısı arttı. Her konuşmuşluğum onunla bir keyfe dönüştü.
Güzel şeyler arttıkça olumsuzluklar düzelecek felsefemdir. TKDF Başkanı Canan Güllü bu nedenle benim gibi yazma konusunda üşengeç birinin dahi uğrunda yazmasının gerekçesi oldu.
Sayın Güllü ile federasyon başkanlığı ve kadın olgusu üzerine bir sohbetten kalanları burada kısaca alıntılamak istiyorum.
“Bürokrat bir ailenin 3 çocuğundan biriyim. 10 yaşından itibaren karar mekanizmasının içinde yer aldım. Annem öğretmendi. Annem gittiğimiz yerlerde derneklerin fahri üyesi konumundaydı. O dönemde ayak işlerini de bana yaptırırdı. Ortaokul son sınıfta katıldığım kompozisyon yarışmalarında birincilik ve üçüncülük aldım. Belki de konuşmadaki diksiyon kısmı orada oluştu.
Üniversitede ekonomi okudum. O dönemde bir derneğe üye olmak istedim. Kadının sosyal yaşamını araştıran bir dernekti. 3 defa bu derneğin kapısından kovuldum. Çünkü o zamanlar dernek algısı, işi gücü olan, ortayaşın üzerinde, kendi ayakları üzerinde durabilen kadınlar şeklindeydi.
Sonra ben ısrarcı olunca, bunlar o zaman çok büyük bir para olan 10 lira istediler. Bu parayı da bulamayacağımı düşündüler muhtemelen. Sonra üye olmayı başardım. Yıllar sonra kapısından kovulduğum derneğin başkanı, şimdi de çok sayıda derneği bünyesinde barındıran Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı oldum. Dernekteki yaş ortalamasını da vizyonunu da değiştirdik. Şimdi 186 noktada 13 ülkede temsilciliklerimiz var. Gönüllü erkek üyelerimiz de var.”
Azimle gelinmiş uzun bir yürüyüş sonunda yorulmayan bir insan yüzüyle karşı karşıya olmak gibi Canan Güllü ile sohbet.
Sohbette kadına, hemcins hazımsızlığının nedenlerine, Gezi direnişine dair cümleler de var.
Mesela bu sohbetten aylar önce Elazığ Ezgi Radyo’da katıldığım “Kahve Molası” programında, ben yaşam alanlarına girerken erkeklerle yarış içinde ve önde olma çabası yerine birlikte karar alma, ortak başarının yaratılması vurgusu yapmıştım. Aylar sonra tanıdığım bu yüreği güzel insan, benzer şeyler söylüyor ancak kadın çekememezliği konusunda engelleri aşma çabası istiyor.
Oysa tüm engeller başkalarından gelirken, onları kaldırma çabası neden hep bize düşsün ki? Kendilerinin genlerinden gelen, hayatta göstermedikleri için ulaşamadıkları başarılarının sorumluluğunu neden yüklenip bir de bunun giderilmesi yönünde gayretimiz olsun ki…? Azınlığın çoğunluğu değiştirme gayret ve çabasının nafile olduğunu 9 yıldır bu kentte yeterince yaşıyor, her direncin ağırlığını kapı aralığı ışığıyla zorlamanın altında kamburlaşıyorken, durmadan bir şeyler için bağıran ancak asla kent gerçekliğiyle örtüşmeyen istemlerindeki insanlarla benimkisi zaten yıllardır abes kalıyor ve yoruyor.
***
“Biz birlikte yol almanın, ufuklara yelken açmanın iki cinsle mümkün olduğuna inanlardanız. KADININ İNSAN HAKLARI arayışları içinde bulunurken, kendimizin dışındakilerin gözlemlerine ve tecrübelerine de değer veririz. Biz kadınların siyasete aktif katılmalarını istiyoruz. Babalarının veya kocalarının kadınları olarak değil. Kendinin farkında olan kadınlar istiyoruz. Başı açık olsun, kapalı olsun bizim için fark etmez. Siyasi partilerin de kadın kotası koyarken verdikleri oranlarla mutlu olmuyoruz. Hayatın madem her alanında birlikte mücadele ediyor, yaşamı birlikte paylaşıyoruz yüzde elli yüzde elli olmalı oran. Mesela 550 milletvekilinin yarısı neden kadın olmasın ki? Bu anlamda biz CHP’nin kadın adaylardan başvuru ücreti almamasını çok olumlu ve yerinde bir kadar olarak görüyor, destekliyoruz.”
Yukarıdaki cümlelerde Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü’ye ait.
Aslında çok daha fazla şeyler konuşulmuştu. Hafızamın kaydettiklerini aktardım.
Demem o ki; “Bir kadın tanıdım ve ben Onu çok sevdim.”
2.9.2014
husniyekarakoyun@tunceliemek.com.trBizi Tunceli EMEK Gazetesinin facebook sayfası (TunceliEmek), Tunceli EMEK Gazetesi Grubu (Tunceli EMEK Gazetesi) ile Twitter’dan da (@TunceliEMEK) takip edebilirsiniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder