
Alınganlık dehlizinde debelenen bir kentte, iş yaptırabilme ve sorunları düzeltme ümidi, çatışmalı sürecin bitmesini beklemek kadar afaki. Bu kadar küçük bir kentte, sorunlar sarmalına dur demek ve giderilmesini sağlamak için tekrarlı haberlere ihtiyaç duyuluyor tarafımızdan doğal olarak.
Kent pejmurdeliğinin vardığı noktada, söylediğinizde yahut yazıldığında gösterilen küsme refleksi, insanın içini bulandırır türden. Siyasetçisi, belediye başkanı, valisi, ahalisi herkes küserken, sorunlar öylece gözünüzün retinasına tüm çıplaklığıyla gelip yerleşiyor.
Körleşme çabası nafile. Bir kez gören göz olmaya adamışsınız kendinizi, diğeri mutsuzluk nedeni.
Şimdi EMEK’imizin sürmanşetinde bir haber sonrasında tepkisel devinimleri tahmin etmek hiçte zor değil. Yine küsenler, kırıldığını söyleyip telefona sarılan haberin muhatapları…
Keşke filmin repliği değişse, bir telefon ve öbür ucunda “Talimatımın yerine getirilmediğini hatırlattığınız için teşekkür ediyorum. Bir esnaf için bir günlük iş yapamamanın dahi ne demek olduğunu biliyorum” diyen bir ses.
Hayatımız boş ümitler, olmayacak dualara adadığımız boşa geçen zamanlar mezarlığı.
***
Bir akraba bölüm başkanını ziyaret sonrası, yeni gelen öğrencilerin Tunceli Üniversitesi koridorlarında koşuşturması, her odaya başını sokup tekrarlı sorularla yol bulma çabası sonrasında Rektör Profesör Doktor Ubeyde İpek ile yapılmış bir söyleşinin gelen ve gelmeye hazırlanıp kaygılarına yenik düşmüş kararsızlara katkı sunacağını düşünüyorum.
İl dışındaymış Rektör İpek. Bu nedenle telefonda gerçekleşen görüşmede aktarıyorum izlenimlerimi. Neden bir danışma bürosu kurulmadı? Tuncelili personel görevlendirilerek, il dışından gelen ve güvercin tedirginliğiyle durmadan o odadan ötekine koşuşturan üniversiteye ilk adımı atan öğrencilere yardımcı olunmadı önerisi sonrasında, telefonun öbür ucunda kurulan cümleler şaşırtıcı “Hocam bu bizim eksikliğimiz olmuş. Teşekkür ediyorum. Hemen talimat veriyorum, arkadaşlarımız danışma bürosu kursunlar. Bunu düşünememiştik.”
Yarım saat sonra danışma masası kurulduğuna ilişkin Özel Kalem Müdürü Kayahan Topal’dan gelen telefon ve gönderilen fotoğraflar. Bu kentte tribüne oynanan ve hazır gönderilen haberlerle fotoğrafları yerel basın çok sevdi. Bunu zaman zaman bizim çalıştırdığımız, üç bilgiyi üç ayda öğrenmemek için direnen personelimiz de çokça yaptı. Hazır gelenle habercilik yapmak ve buna rağmen kendisini önemli biri görme gafleti…?
Görmediğimi, gördüğümün de realist hallerini sevdim ben. Gidince öğrenci danışma masasının kurulduğunu ancak işlevi konusunda çok da etkin olmadığı düşüncesiyle ayrılıyorum.
Dileyelim geliştirilecek ve yaklaşık bir ay süren yönlendirmeler ile görevlendirilecek sempatik personel sayesinde gelenler üzerinde ilk olumlu izlenimler yaratılacak.
Rektör İpek’in tavrı, ata meziyetimiz olan her şeyi bilen ve her şeyi herkesten önce düşünen tavrımızı (!) ters düz eder tarzda.
Oysa biz her haltı bilmişliğimizin vardığı noktada “Hiçbir şey bilmediğimiz”e dair elde kalan tortulu yöneticilere, çok bilmiş insanlara alışmıştık.
Küsen, kırılan refleks bu kente çok yakışıyor hakkını teslim etmeli. Bu nedenle yaklaşık 2 kilometrelik ortarefüjleri olan Tunceli, kenti dış dünyaya bağlayan Mameki Köprüsündeki kavşağı halk deyimiyle evlere şenlik.
İş-Kur, TYP programlarıyla kurumlara sürekli personel gönderiyor. Kentte neredeyse kimse başka iş yapmak istemiyor. O işe girmek için araya hatırı sayılır adamlar koymaya çalışanlar, girdikten sonra gazetemizden giden iki genç kızımıza öyle serzenişler yazdırmışlar ki, yazsan Tunceli Valisi ile İş-Kur Müdürüne yönelik cümlelerini, ahlak ve edebi aşıp, savcının “Yaz kızımdan” sonrasında hayli kızaracağı mealde.
***
Ortarefüjlerle ilgili Sayın Vali Osman Kaymak’ın Karayolları Şube Şefi Aydoğan Ergün’e talimatı vardı. Talimat sonrasında arabayla geçtiğim sırada boş alanı sulayan görevliye, ağaç ve çiçek yokken neyi suladıkları yönündeki soruma verdiği yanıt, komedi filmlerinde hayli güldüren bir bölüm olarak ön plana çıkacak türden. EMEK yazmış, birileri de koşun sulayın demiş. Ama ortarefüjlerde sulanması gereken gül ve çiçekler çoktan kurumuşken…
Belediye yetkilileri küçük sanayi sitesinin bozdukları 150-200 metrelik yolu için talimat veriyor. Vali Osman Kaymak ortarefüjler için talimat veriyor. Her iki talimatta ilgilisinden başüstüne oluru alıyor ama talimatın yerine getirilmesindeki durum ise yerlerde sürünüyor tabirine denk.
O zaman iki ihtimal yürütülüyor: ya talimat Kayserili usulü “Koş oğlum dursun çay getir”, ki o dursunla kurulan cümlede çocuk bir daha dükkana gelmiyor, diğeri de talimatı alanlar biliyor ki, yapmadıklarında kimse kendisine bir yaptırım uygulamıyor.
Yazılar, haberler hep kenti daha iyi yere taşımak için. En azından EMEK’in derdi bu. Ama bu alınganlık ve çıtkırıldımlık arasında öyle zor ki ahvali şerimiz.
Yazdık diye alınan valiler, belediye başkanları ve siyasetçiler…hepsi tanıdık refleks.
Diyeceğimiz o ki, çok alınganız ÇOK…
Olsun, demiştik hep ve tekrar olsun; “Bizim bağcıyla işimiz yok, tek gayemiz üzümün kalitesini iyileştirmek.”
Bizi;
Tunceli EMEK Gazetesinin www.tunceliemek.com.tr adlı günlük güncellenen haber sayfamız ile
facebook sayfaları olan (TunceliEmek veya Tunceli EMEK Gazetesi),
Tunceli EMEK Gazetesi Grubu (Tunceli EMEK Gazetesi) ve
Twitter’dan da (@TunceliEMEK) takip edebilirsiniz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder