
Çocuktuk. Etrafta askeri komutanların “Aranızda 300 ajanımız var. Üstelik bunlar halktan kişiler” sözleri kulaktan kulağa yayılırdı.
Mesela; Tunceli-Hozat’ta 90’lı yıllarda bu cümleyi kuran askeri birliğin komutanı, gerçekte aslında ne yapmak istediğini bilen biriydi mutlaka.
Bu üçyüz kişinin kim olduğunu isim isim açıklamayan komutan, yüreklere büyük şüpheyi bırakıp iç huzuruyla karargahına çekilirken, gerisini kendi halkına düşmanlığı en büyük meziyeti olan halkımıza havale ettikleriyle, çok garibanın ajan yaftasıyla öldürülmesine zemin yarattı.
Tunceli genelinde artık herkes bir ajan avındaydı. Öyle ya, Hozat’ta 300 varsa kimbilir şehrin tamamında kaç kişi ajandı (?)
Ortaya köyünde kavgalı komşusunu ajanlaştıranlar türedi mesela, yada hayatında hiçbir askeri ve mülki amir görmemiş gariban köylülerden bir ajanlar ordusu türetti toplum.
Çatışmalı süreçte diller sivriydi. “Son terörist bitene kadar” teranesinin vardığı noktada, son insanını kurşuna dizmezse rahatlamayacak bir ülke kaldı elimizde. Bu nedenle Kayseri’de elindeki taşıyla bize doğru koşan kişinin yüzünde bir dostluk emaresi yokken dahi “Bize niye saldırsın ki, burada kimseyi tanımayız, hasmımız yok” şaşkınlığımı yanımdaki kadın öğretmen arkadaşımın, “Kaçalım bunlar 62 plaka diye sanırım bize saldıracaklar” uyarısıyla, o gün çatışmada yaşamını yitiren iki asker cenazesinin Kayseri’ye getirildiğini beynim servis ederken, bize saldırının da nedenini kavrayıp uzaklaşıyoruz hızla.
Arkamızdan arabaya savrulan taşı “Sizi teröristler. Defolun gidin buradan” diyen ağzı salyalı saldırganı fotoğraflayabilseydik şayet mutlak ödüllendirilecekti, vatansever aşkıyla bize saldırmasının sonucunda.
Kim ilgilenirdi ki, çocukluğumuzda imkansıza inat bir hayat yaratırken kimseye kinlenmediğimizle.
O vatanperverdi (?) araçtaki 62 plakayı vatan hainliğiyle üleştirmiş, bizi tanımadan sakıncalı ilan etmişti. Şimdi sığınsak bu ülkenin adaletine, kimbilir belki onlarda bizi “Ne işiniz vardı Kayseri’de?” diye paralayacaktı.
Öyle ya, bizim ne işimiz olurdu ki bu ülkenin İç Anadolu’sunda.
Sıkıştırıldığımız mekanlar Doğu ve Güneydoğu iken, bu nedenle ülkemin güvenlik güçleri, güvenliğini sağlayamadığı Cizre’yi günlerdir açlık, sefalet ve ölüme mahkum etmiş, buzdolaplarında bekletilen cesetleri gömmeleri için aralık yerden açtıkları bir zaman dilimini lütuf diye sunmuştu.
Güvenliğini alamadığı bir bölgede gücünü göstermekten ve güç sınamaktan yorulmayan bir ordu-polis ikileminde, biz niye iki farklı kutba ayrıldık diye sorgulamıyoruz bile.
Oysa o askerler, 18 bin liramız olmadığı için vatana kurban verdiklerimiz. Polis cenazesinde “Oğlum üniversiteyi bitirdi. İş bulamadı diye polis oldu.” diyen bir annenin haykırışı, herkese DUYUN BU ÇIĞLIĞI demenin de özetiydi.
Ölüm ve öldürülmüşlükte tuttuğunuz taraflarınız varsa, barış sözcükleri sizi mutsuz eder elbet. Bu nedenle, çatışmalı sürecin sona ermesini isteyen yazıların altına, üç-beş sanal zavallının yazdıkları sonrasında, aynı ülkede yaşamanın kasveti arasında bu savaş bitmez çaresizliğine sürükleniyorum.
Şimdi önce barışıp sonra tekrar küsen taraflardan hükümet=devlet paralelindeki çatışmalı süreçte, son kişiyi de katlederek ülkeyi huzura, sükunete çıkarmayı vaad eden zihniyet, koruculuk ve ödül sistemiyle başkalarının yıllarca uyguladığı noktaya gelmişken, bunu da bize müjde diye açıklıyor.
Bir bedbaht durum ki, susan milyonlar arasında söylesen nafile çaresizliği.
Çatışmalı süreçte barış getireceğini taahhüt ederek heyetler, akil insanlardan gruplar oluşturan, eleştirenleri de kandan beslenmekle suçlayan 13 yıllık hükumet, 30 küsur yıllık süreçte askeri operasyonlar, koruculuk sistemi ve ajanlıkla yürütülen bu çabadan sonuç alınmadığını görmez halde, yeniden tüm bunları müjdeliyor.
Savaşı durdurmayı bırakıp, ajanlık, ispiyonculuk, para-pulunu bu kadar har vurup harman savuranlara karşı, insanın sarayın tepesine çıkıp avazı çıktığınca bağırarak “Ödül sizde kalsın, bir parça sevmeyi öğrenin ve öğretin…!” diyesi geliyor.
Hüsniye KARAKOYUN / Tunceli EMEK Gazetesi
husniyekarakoyun@tunceliemek.com.tr
Bizi;
Tunceli EMEK Gazetesinin www.tunceliemek.com.tr adlı günlük güncellenen haber sayfamız ile
facebook sayfaları olan (TunceliEmek veya Tunceli EMEK Gazetesi),
Tunceli EMEK Gazetesi Grubu (Tunceli EMEK Gazetesi) ve
Twitter’dan da (@TunceliEMEK) takip edebilirsiniz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder