7 Mart 2016 Pazartesi
Kaosa yenik düşen bilimsel kurum…!
21 Şubat Pazar günü “Tunceli Üniversitesinde Neler Oluyor?” başlıklı yazı dizisinin ön spotunu yayına giriyorum.Bir kez daha anlıyorum ki, Tunceli; çıtkırıldım, çalışmayıp çalışmadığı söylendiğinde de hemen küsen insanlar topluluğunun yaşadığı bir kentmiş. Mekan böyle olunca, gelenlerin de formatı buna yakın. Çünkü daha yazı dizisinin ön spotuyla; kırılan, küsen, abonelik iptaliyle üniversite yönetimine şirinlik yapmaya çalışanlar oldu…Şükürler olsun ki, bu gazetenin kimseye yaranma çabası, kırık-çıkık karşısında geri adım atan bir tavrı hiç olmadı.
Çokça yazılar yazdım bu gazete ve farklı bir çok yerde. İtiraf etmeliyim ki, ilk kez “Acaba yazdıklarımı anlarlar mı?” kaygısı duyuyorum. Bu cümlelerimi, birilerini küçümsemek maksatlı kurmadığımı bilin lütfen. Zira buna neden gerek duyduğumu özetle ortaya koymaya çalıştığımda, mutlaka içerisinde kendisini üstün görme çabası olmadığını anlayacaksınız, eminim.
Bu yazı dizisine neden gerek duyduğuma gelince; Tunceli Üniversitesi kurulduğu günden bu yana adeta protesto, boykot, kınama, basın açıklamaları, gösteri, yürüyüşler…vs. vs ile gündeme geldi. Ve tüm bunları bu gazete bir yandan haberleştirirken, öte yandan da sıklıkla çeşitli iddialar ile büroya gelip bazen saatleri aşan anlatımlar ve sorunlar dinliyorum. Not aldıklarımı bir klasörde topladım.
Bu ülkenin haritasına, katlettiği kadınları sığar mı?
Birkaç zeytine uzanan elin olduğu sininin orta yerine düşüyor bir annenin başı. Çocuklarının gözü önünde. Türkiye’nin kadın cinayet haritası çıkarılıyor. Diyarbakır Sur’da duvarı patlatarak Melek Apaydın’ı hayattan koparan mermi ile Ankara Tren Garı yakınlarında patlatılan bombalarla bedenleri her bir yana dağılan kadınları bu haritanın bir yerine iliştirsek keşke. Zira, çetelesi tutulmayan cinayetlerin kurbanı nice kadın olmuştur bu ülkede…
Bizim ölüleri de sizinkilerin üstüne sayabilir miyiz?
Bir ölüm sevicilik ruh hali ki, başını avuçlayıp kulaklarının sağır olmasını dilercesine.
Ölümler düşüyor yanıbaşımıza bir bir. Bazıları sevinçle sunulurken, bazılarını “yüreğimize kor düştü yine” diye veriyorlar.
Yine…?
Cümlenin içindeki bu yine, ülkenin tarihle tekerrürlü dansı adeta…bir tekrarlılık halinde, nasıl yıllardır kanadığımızın göstergesi.
Ölümler düşüyor yanıbaşımıza bir bir. Bazıları sevinçle sunulurken, bazılarını “yüreğimize kor düştü yine” diye veriyorlar.
Yine…?
Cümlenin içindeki bu yine, ülkenin tarihle tekerrürlü dansı adeta…bir tekrarlılık halinde, nasıl yıllardır kanadığımızın göstergesi.
Hadi evlerinize bacım, adamı günaha sokmayın!
Hem döven hem seven baba, ağabey, sevgili, kocadan sonra şimdi sıra muhtarlara geldi. Aklınızda bulunsun genç kızlar ve kadınlar; bundan gayrı mahalle muhtarı da namusunuzdan sorumlu ona göre…!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)